30 Haziran 2020 Salı

"AYA SOFYA İNSANLIĞIN KÜLTÜREL BİR MİRASI OLARAK KALMALIDIR"

Konstantinopolis'in Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinin 567.yıldönümüyle ilgili olaylı kutlamaya tepkiler gelmeye devam ediyor. Türkiye de iktidar partisi olan AKP bu seneki kutlamalara Ortodoks dünyası için büyük öneme sahip olan Ayasofya'yı da dahil etti ve bu kutlamalarda fetih süresi okundu.

Bu duruma haklı olarak Yunanistan devleti tepki gösterdi.  Türkiye devleti Cumhurbaşkanı bu yapılanlardan dolayı özür dilemesi gerekirken ,ya da gerginliği azaltacak adımlar atması gerekirken tam tersine hareket ederek Ayasofya'yı camiye dönüştürmek için kurmaylarını göreve çağırdı. Yine AKP'ye yakın bir dernek bu durumu üzerine görev olarak  alarak Ayasofya'nin statüsünü değiştirmek için Danıştaya başvuru yaptı. Danıştay ise kararını 2 Temmuz da açıklayacağını belirtti. Şimdi Danıştay'ın Ayasofya kararı bekleniyor.

Ayasofya ile ilgili böylesi bir karara sadece Yunanistan değil başta tüm Ortodoks dünyası olmak üzere, insanlık mirası olması nedeniyle de dünyanın bir çok yerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Amerika'da Yunan tarihi ve kültürünü savunan Yunan orjinli akademisyenlerinin kâr güdmeyen bir Sosyal Toplum Örgütü olan Uluslararası Helen Derneği'nin Ayasofya için hazırladıkları bildiriyi sizlerle paylaşıyoruz.

AYA SOFYA İNSANLIĞIN KÜLTÜREL BİR   MİRASI OLARAK KALMALIDIR


"Uluslararası Helen Derneği  olarak, AyaSofya’nın tarihî, kültürel ve dınî kökenlerini göz ardı eden, Aya Sofya’nın tarihî statüsünü kışkırtıcı bir şekilde kabullenmeyen son gelişmeler hakkında uluslararası kurumları bilgilendirmek istiyoruz.

Türkiye Cumhurbaş-kanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey yetkililer, şu anda bir müze olan 6. yüzyıla ait anıtı Cami’ye dönüştürülmesi gerektiğini defalarca dile getirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, Ayasofya’nın geleceğinin Türkiye’nin bir iç sorunu olduğunu savundu.Ancak, 2018’de Türkiye’nin en yüksek yargı makamı olan Anayasa Mahkemesi, yine Aya Sofya’nın Camiî olarak hizmete verilmesini isteyen bir dilekçeyi, “incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez buldu. Son gelişmeler, Türk yetkililerinin Aya Sofya’yı Cami’ye dönüştürme konusundaki zorlamalarının rahatsız edici ısrarına işaret ediyorlar. Bu o kadar basit mi? Kesinlikle değil!

Konstantinupolis’in 1453’teki düşüşüne kadar Bizans’ın Hıristiyan Katedrali olan Aya Sofya, günümüzde bir müze olarak ziyarete açık ve UNESCO tarafından korunan bir kültürel sitedir. Yanlızca Rum Ortodoks inananların bir simgesi değil aynı zamanda insanlığa ait UNESCO  tarafından tanınan küresel kültür mirasımızın bir parçasıdır. Ayasofya’nın dünya anıtı statüsüne karşı düşen bir saygısızlıkla, bu yılın 29 Mayıs’ında Türkiye Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen ve kamu televizyon kanallarından naklen yayınlanan kutlama töreninde bir din görevlisi tarafından UNESCO’nun küresel kültür mirası içerisinde Fatih Sultan Mehmed’in Ruhuna El Fatiha okundu.

Aya Sofya, Rum Ortodoks Kilisesi’nin en önemli ibadethanelerinden biri olarak inşa edilmesinin yanı sıra, şüphesiz Bizans araştırmaları alanının en önemli tarihi sitesidir. Aya Sofya, 1936’da laik bir müze olarak kuruluşundan bu yana çeşitli faaliyetlerin odak noktası olmuştur. ABD Bizans Enstitüsü, 1930’larda, Kilise-Müze içerisinde önemli çalışmalar yapmaktan sorumluydu. Enstitü’nün restorasyon çalışmaları, 1453’te Konstantinopolis’in düşüşünden bu yana yüzyılların görkemli Hıristiyan ikonografisini yeniden keşfetme çalışmaları için, çok değerliydi.Son zamanlarda, bilim adamları AyaSofya’nın ana Katedralin’de şehirin düşüş öncesindeki akustiği ve Bizans’ta Hıristiyan inananlar tarafından hissedilen ses ve deneyimini mümkün olduğunca yakından inceleme amacıyla araştırmalarda bulundular. Bu kayıda değer önemli faaliyetler aslında Muhteşem Kilise’nin İncil, tarihî, kültürel kökenlerine şeref ve saygı veriyorlar ki mümkün olduğunca teşvik edilmelidirler.

Aslına Aya Sofya, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.Fakat yukarıda söz edilen faaliyetlerden anlaşılacağı gibi, dünya kültürel organizasyonlarının, yüksek öğrenim kurumlarının ve Hıristiyan toplumlarının Aya Sofya’ya olan yüksek dereceli ilgilerinin kesin kanıdıdır. Herkesi şaşırtacak beyanlara tanık oluyoruz, bir Türk yetkili, Ayasofya’nın duvarlarındaki mozaiklerin boyanması gerektiğini savundu. Buna ek olarak Türkiye, Ayasofya’da kılınacak namazda kullanılacak halının satın alma planlarını açıkladı. Aya Sofya’nın dönüşümü sadece 1930’larda külfetle restore edilen Bizans ikonografisine geri dönüşü olmayan bir şekilde zarar vermekle
kalmayacak, aynı zamanda müzenin laik çehresinin değişimi Jüstinien’in Kilisesinde tarihçiler ve akademisyenler için gerekli herhangi bir etkinliği de imkânsız kılacak. Aya Sofya’nın dönüşümüne Ankara şidetle karşı çıkmazsa, uluslararası barışı tehtid eden bir adımın daha atılacağı gerçeğinin bilincindeyiz.

Aslında uluslararası toplum, 2001 yılında Taliban’lar tarafından on beş yüz yıllık Bamyan Budist heykellerinin yok edilmesinde olduğu gibi dini ve kültürel sembollere saygısızlığı derhal başka bir şekilde kınar. Ayrıca UNESCO gibi uluslararası örgütler Irak ve Suriye’nin kültürel mirasının IŞİD tarafından yok edilmesini kınadılar. Uluslararası toplumun Aya Sofya meselesinde, daha önce Afganistan’ın Budist heykelleri ile Irak ve Suriye’nin kültürel eserleri konusunda olduğu gibi daha az iddialı olmayan ve kararlı bir tutum sergileme yükümlülüğüne sahip olduğuna
inanıyoruz .UNESCO gibi kurumlar tüm dinlerin tapınaklarını onurlandırıyor ve
saygı duyuyor. Aya Sofya’nın Hıristiyan Rum Ortodoks kökenlerine saygı duyulmasını istiyoruz. İstenen Ayasofya’nın bugünkü statüsünün korunması dır."

..........


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder