7 Eylül 2020 Pazartesi

‘6-7 Eylül bir zincirin halkasıdır’

 Türkiye tarihinin en kanlı ırkçı katliamlarından olan 6-7 Eylül'ün 65. yıldönümünde konuşan gazeteci Vasiliadis, '6-7 Eylül olayları eritme bir zinciridir. Bu halka bugün de devam ediyor 'dedi


İstanbul'da Rumlar olmak üzere Ermeni ve Yahudilerin katledilip, mallarının yağmalandığı 6-7 Eylül olaylarının üzerinden 65 yıl geçti. Onlarca, katledildiği, ev, dükkân ve ibadet yerinin yakılıp yıkandığı olayların Gazeteci Mihail Vasiliadis, 6-7 Eylül olaylarını tek başına almanın mümkün olmadığını vurguluyor. Bu olayların tek bir çinko halkası işaret eden Vasiliadis, “Bu zincir 1922'lerden başlayıp belki de bugüne kadar gelen bir eritme halkasıdır” dedi.

Baştan beri amaç buydu

Eritme eğitim cumhuriyetin ilk dönemindeki çekirdek kadrosu tarafından hazırlanarak ortaya konduğunu belirten Vasiliadis, mübadeleyle birlikte Anadolu'dan gelen olan Rum halkının İstanbul'dan da kaldırılmasının çabalarını söyledi. Eritme halkalarının bazılarının fark edilmediğini belirten Vasiliadis, bunun nedeninin “olaylara alışmak” olduğunu dile getirdi. Vasiliadis, “En önemli olan olan ötekileştirmedir. İlk ötekileştirmeye maruz kalanlar 'neden böyle' düşünmüşse de daha sonrakiler bir şekilde hayatın parçası olmuştur ”diye belirtti

Hiçbir adım atılmadı

Vasiliadis, İstanbul'un fethinin 500. olan yılı 1953 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gençlik kollarının yayınladığı, “Türkiye'de bir tek Rum kalmamış olmalı” belgesinin var olduğunu söyledi. Bugün ana muhalefet olan bu kesimin, “6-7 Eylül yaşanmamalıydı” dedi ama atılan onun adımda CHP'nin damgası olduğunu aktaran Vasiliadis, bu durumu silah olarak muhalefete çeviren iktidarın da hiçbir şey yapmadığını söyledi. Vasiliadis, “Yarayı tanışlara karşı çıkmışlar ama yaramazların tedavisi için, onların yeniden bu devlete güven duyabilmeleri için herhangi bir adım atılmamıştır” ifadelerini ifade etti.

Bilinçli bir hazırlık yapıldı

Yaşanan olaylardan 5-6 ay önce gazetelerde Rumlar aleyhine yazılar yazılmaya başlandığını söyleyen Vasiliadis, “Rumlar Kıbrıs’ta kardeşlerimizi öldürüyor, dövüyor” şeklinde yazıları okuyanların ise Rumlara öfke duymaya başladığını belirterek, “Genel bir antiRum hava yaratıldı. O provokasyonun yapıldığı günden önce İstanbul’daki Rumların evleri ve iş yerleri işaretlendi. Hatta, ‘Neden biz sadece Rumlardan kurtulmak için uğraşacağız. Bir taşla iki güç kuş vuralım’ denildi ve sadece Rumların değil, Ermenilerin ve Yahudilerin de evleri işaretlendi. Eğer bu olay sırf Kıbrıs için yapılmış olsaydı o zaman onlara neden saldırıldı?”

Fetih, kılıç ve tedirginlik

Yaşanan olayların kendiliğinden gelişmediğini ifade eden Vasiliadis, bugün ortaya 600 Rum ailenin tedirgin oldugunu anlatan toplar olduğunun altını çizdi. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmeden önce medyada "fetih, kılıç hakkı, kılıç artığı" gibi tanımlamaları örnek gösteren Vasiliadis, "Siz Rum olun da bu durumdan rahatsız olmayın, korkmayın, endişelenmeyin" dedi.

Politika hiç değişmedi

Devletin farklı etnik kimliklere karşı düşüncelerinin tabiat kanunu gibi işlediğine işaret eden Vasiliadis, “Karşınıza bir kurt sürüsü çıktığında, tek bir kurtunduğunda alınan tedbirler aynı değildir. Esasen şu anda 600 ailenin gitmesi devletin de işine gelmez. Ama Türkiye devleti azınlıklara karşı politikasını değiştirdi mi? Normal Rumlara karşı değiştirmiş olması gayet. Fakat bugün azınlık olarak gördüğü toplumlara karşı bir eşitlik politikası sürdürüyor mu? Ötekileştirmenin artık Rumlara değil de başka toplumlara karşı karşı uygulandığını görüyorsak demek ki devletin politika değişmemiştir ”şeklinde konuştu.

Bizi kurtardı ama…

Doğduğu ve büyüdüğü evin Tarlabaşı'nda dile getiren Vasiliadis, 6-7 Eylül olaylarında yaşadığı bir olayı şu şekilde anlattı:

“Kapıcımız Ahmet abi camiye giden dinine bağlı biriydi. Camide Rum, Ermeni ve Yahudilerin evlerinin işaretleneceğinin ve bir olay olay öğrenmiş. Bizim evin de işaretlendiğinin farkındaydı. 'Bu adamlar kötü değil' diyerek, bize yardımcı olmak istedi. Sonra eline bir bayrak alarak eve doğru gelen güruha, 'burada gavur yoktur' diyerek uzaklaştırdı. Onlar geçtikten sonra bayrağı bırakıp, peşlerine takılarak ilerideki Rum dükkân ve evlerinin yağmasına katıldı. ” Yaşadığı olayın önceleri tuhafına gittiğini söyleyen Vasiliadis, daha sonra bu konu üzerine ürettiğinde hak verdiğini belirtti. Vasiliadis, “Çünkü bizi bizzat tanıyordu ve kötülük gelmesini istemedi. Bize gelecek zararın tarifi de zararı biliyordu. Bize yardım etti fakat diğerleri tanıdık. Onlar gazetede gönderilecek 'Allah'ın belası Rumlardı' siyaha onlara saldırmakta beis görmedi. Evlerin yağmalanmasını pek çok Türk'ün engellediği doğru ama onlar Rumları değil, dostlarını kurtardı ”dedi.

Kaynak: YENI Yaşam Gazetesi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder