6 Eylül 2020 Pazar

6-7 Eylül için "Yas Günü" ilan edilmesi ve Meclis Araştırması teklifi

 

HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu 6-7 Eylül 1955'de hayatını kaybedenlerin "Yas Günü" ile anılması için TBMM'ye kanun teklifi ve araştırma önergesi verdi. Milletvekili Garo Paylan, mağdur olan kişi ve kurumların maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi ve geç de olsa adaletin bulması için HDP adına Meclis Araştırması açılmasını talep etti.

 

Gergerlioğlu'nun teklifinin gerekçesi şöyle: 

"6-7 Eylül 1955 senesinde Türkiye tarihinin en utanç verici görüntülerinden başka sahnelenmekteydi. 1955'in yazında özellikle dönemin medyasında Rumlara yönelik halkı kışkırtma kampanyaları yapılmaktaydı. Kıbrıs Rumlarının bağımsız olabilmesi için kiliselerde para toplandığıları ile insanlar Rumlara karşı doldurulmaktaydı Kıbrıs Rumlara karşı doldurulmaktaydı. Türk Cemtüriyeti (KTC), Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) gibi öğrenci örgütleri basında yer alan yalan haberlerin daha da fazla yaygınlaşması ve Rum başkasının derinleşmesi için araştırma yürütmekteydi
6 Eylül 1955'te yalan haberle Selanik'teki Mustafa Kemal Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığıdu. Bu haber ile yangın için kıvılcım bulunmuş neticesinde galeyana gelen insanlar özellikle Rumlara yönelikma olaylarına başladı. Rum azınlığa ait işyerleri evler talan ediliyordu. Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul tahrip edildi. Kiliselere saldırıldı, içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalara zarar verildi. 73 Rum Ortodoks kilisesi ateşe verildi. Olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti. Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayısı 15 olarak kayıtlara dışdu.
Olaylar hakkında sadece Beyoğlu İstiklal Caddesini gösterse de Rumların yoğun olarak yaşadığı; Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Eminönü, Fatih, Balat, Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy de bu vandallıktan ve ırkçılıktan nasibini yer alıyordu. Tahrip edilen işyerlerinin sadece yüzde 59'u Rumlara aitken, kalan yüzde 17'sinin Ermenilere, yüzde 12'sinin Yahudilere ait olması ise olayın sadece bir yağma olmadığını ırkçılık boyutunun da olduğunu gözler önüne seriyordu.
TFF 2018-2019 senesi futbol sezonuna ismi verilen, Türkiye futbolunun efsanelerinden biri olan aslen Rum olan Lefter Küçükandonyanis de, olayların mağdurlarından oldu. Lefter, şu günleri anlattı: “15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim Çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. Sonra çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim. ”
6-7 Eylül 1955'te olaylara şahid olan Ekümenik Patrikhane'nin fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos, “Hıristiyanlığın Çarmıha Gerilişi” kitabında olayları yazmıştır. Bu kitabı yazısında aktaran Serdar Korucunun aktarımında: “200 Rum genç kızına vahşice tecavüz ve işkence edildi. Boğaz'da, Ortaköy'de, akabinde aklını yitiren 80 yeni bir kadına tecavüz edildi. Şişli'deki Rum Kabristanı'nda yakın zamanda gömülmüş olan İliaskos'un mezarını açtılar ve onun cesedini bıçakladılar! Başka mezarları da kazdılar, kemikleri çıkardılar ve kafataslarına üst muamelesi yapıp tekmeleyerek Türk futbolunun ilerlemesi ve gelişmesine yardımcı ünlü Rum futbolcu Lefter Küçükandonyadis'i alaya almak için 'Lefter Gol, Gol, Gol!' diye bağırdılar! " ifadeleri yer almıştır.
Aradan geçen 65 yıla rağmen halen pek çok baskı “Pogrom” olarak nitelendirdiği olaylarla ilgili yüzleşme sağlamamıştır. Yaşanan olaylar bugün halen belleklerde tazeliğini korurken etkin incelemelerdememesi mağdurların adaletin yerini bulamadığı hissiyatı toplumsal barış için risk ortaya çıkar.
6 Eylül gününün 6-7 Eylül 1955'te Yaşanan Olaylarda Kaybedenleri Anma ve Yas Günü 'olması için bu kanun teklifi hazırlanmıştır. "

Bu birlikte fiyatın ardından milletvekili Gergerlioğlu şu teklifini öneri olarak hazırladı:

"6-7 EYLÜL 1955'TE YAŞANAN OLAYLARDA HAYATINI KAYBEDENLERİ ANMA VE YAS GÜNÜ İLAN EDİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

 MADDE 1- Onun yılın 6 Eylül günü" 6-7 Eylül 1955'te Yaşanan Olaylarda Hayatını Kaybedenleri Anma ve Günü "dür. 6 Eylül gününü içine alan hafta boyunca ilgili kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri iş birliğiyle anmalar ve nefret söylemi, linç ve soykırım konusunda duyarlılığı artırmaya yönelik etkinlikler düzenlenir.

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde girer. 

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaskanı yürütür. "

HDP'den araştırma önergesi

Milletvekili Garo Paylan da, 6-7 Eylül 1955'te pogromun arızalarının ortaya çıkarılması, can ve mal kayıplarının tespit edilmesi, mağdur olan ve kurumların maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi ve geç de olsa adaletin bul için HDP adına Meclis Araştırması açılabilirliği talep etti.

Paylan'ın açıkladığı, Meclis Araştırması teklifinin gerekçesi:

"6-7 Eylül 1955 Pogromu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve ortaya koyulmayan vahim olaylardan birinden. Resmi verilere göre, sadece İstanbul'da 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 3.584'ü Rumlara ait olmak üzere 5.538 ev ve işyeri yakılıp yıkanmış, yağmalandı Yine resmi kayıtlara göre, 60 kadın tecavüze uğramış, birçok kişi öldürüldü.

Tüm bu rakamların, kayıtlara geçenlerden daha yüksek olduğu, konuya dair farklı araştırmalarda ortayakonulmuştur. Ayrıca, Pogrom'un cezasız kalmasının ardından Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani yurttaş, baskılara ve can güvenliği tehdidine karşı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

6-7 Eylül 1955 Pogromu; İstanbul ve İzmir için olmak üzere birçok yerde, Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer dini azınlıkların yağmalanması, tecavüz olayları, ruhanilerin darp edilmesi, mezarlıkların talanı ve işlenen cinayetlerle Türkiye'nin utanç uygulaması yazılmıştır. Bu Pogrom'un başarısızları Cumhuriyet Şimdi pek çok menfi olay gibi ceza almamış, bilakis olaylara karışan ya da sebep olan kişiler terfi edilmiştir.

Örneğin, 6-7 Eylül Pogromu sırasında Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görevli olan Sabri Yirmibeşoğlu; “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi, amacına da ulaştı. ” açıklamasına rağmen, yıllar arası bürokrasi basamaklarında kademe kademe yükselmiş, 1988-1990 araştırmasında MGK Genel Sekreterliği'ne kadar ulaşmıştır.

Hatta Pogrom'un fitilini ateşleyen, Atatürk'ün Selanik'teki evine atılan bombanın faili Oktay Engin, Selanik Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenciliğiyle ortaya çıkan 1992-93 yıllarında Nevşehir Valisi olarak devam eden.

6-7 Eylül 1955 Pogromu'nun, Türkiye diğer suçlar gibi yüzleşmemiş, başarısızları cezalandırılmamış bir suç olarak kalmasının nedenini anlamak için Sabri Yirmibeşoğlu'nun bilgi değinilen sözlerine bakmak faydalı olacaktır. Bu bağlamda, devletin belli suçlara nasıl bir dahli olduğu ve ortaya çıkan duruma karşı sorumluluklardan nasıl azadekalarak, failleri hesap vermeme ve cezasızlık zırhıyla kuşattığı görülebilir.

Başarısızlık cezalandırılmak yerine ödüllendirildiği anlayış maalesef hiç değişmemiştir. 2007 yılında öldürülen Agos Gazetesi kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in cinayetinde dahli olan kamu görevlilerinin aldıkları terfiler ve kuşandıkları dokunulmazlık zırhı, bu dediklerinin en taze bazılarından olmuştur.

Yüzleşilmeyen suç tekrarlanmıştır. Çünkü yüzleşilmeyen suçlar tekrarlar ... 19. yüzyılın son döneminden itibaren devletin gadrine defalarca uğrayan; Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi halkları, 6-7 Eylül Pogromu ile bir yıkım daha yaşamıştır. Ülkemizde bu büyük suçun 65 yıl geçmesine rağmen, Pogrom'un başarısızlıklarının ortaya çıkarılması için bugüne kadar herhangi bir adım atmamıştır. 2015 yılında, Atina'da bulunan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu'nun TBMM'ye gittiği bu yöndeki çağrıya karşı da sessiz kaldı.

Siyasetçiler ve kamu görevlileri bugün de hukuk danışmanlığı çıkmaktadır. Bu gidişata son vermek için devlet içinde kirli geleneğin sorgulanması gerekir. 6-7 Eylül 1955'te Pogrom'un başarısızlarının ortaya çıkarılması, şifrelenebilir ve mal kayıplarının tespit edilmesi, mağdur olan ve kurumların maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi ve geç de olsa adaletin yerini bulması, TBMM'nin geçmişle yüzleşme adına atacağı önemli bir adım olacak. "

Kaynak: Agos 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder