Dünya uluslar topluluğu ve özellikle jenosidin sorumlusu ırkçı Türk devletine destek sağlayan devletlerin; en az hukukî, manevî ve siyasal kurallar içinde uygulanmış olan jenosidi tanıyarak Pontus halkının yanında yer almaları gerekir.
Pontuslar ilk defa 1985 yılında Selanik'de kongre yaptılar. Bu kongrede, bütün özverileri, kendi güc ve sorumluluklarıyla hiç bir gücün ve kişinin Pontus sorununu anti-sovyetik bir kampanya olarak kullanılmasına müsade edilemeyeceği kararını aldılar.
Üç kez mültecilik
Pontus'lara uygulanan jenosidin sorumlusu çağdaş ırkçı Türk devletidir, iddia budur ve bu jenosid ile Türk devletinin kuruluş "yöntemleri" aynı tarihe raslamaktadır Şimdi gerekli olan, Türk devletinin olguları ve Pontus halkını yok etmek için uyguladığı sistemli jenosidi tanıması ve bundan pişmanlık duymasıdır. Böylece hiç olmazsa ölçülemeyecek derecede zarara uğramış olan Pontus halkının morali düzeltilebilir. Dünya uluslar topluluğu ve özellikle jenosidin sorumlusu ırkçı Türk devletine destek sağlayan devletlerin; en az hukukî, manevî ve siyasal kurallar içinde uygulanmış olan jenosidi tanıyarak, Pontus halkının yanında yer almaları gerekir.
Şimdi ve gelecekte, Pontus halkının ve haklarının savunucusu olma görevi ise, çağdaş Yunan ve Sovyet devletleridir.
Bağımlı Yunan devletinin Pontus göçmen mültecileriyle ilişkilerinin tarihine gelince, bu tarih pek de mutluluklarla dolu bir tarih değildir.
Bağımlı Yunan devletinin Pontus göçmen mültecileriyle ilişkilerinin tarihine gelince, bu tarih pek de mutluluklarla dolu bir tarih değildir.
Pontus’ların kültürel kimlikleri, tarihsel anıları, ulusal hakları savunulacak yerde; devlet siyasetine egemen olan ilkeler ile tarihsel anıların unutturulmasına çalışılmış ve Pontus’ların ulusal kimlikleri tahrip edilmiştir. Bu siyaset öyle boyutlara varabilirdi ki, bir halkın kendi topraklarından tarihinin üzerinde yükseldiği ülkesinden kopması, kültürel yönden yok olma tehlikesi ile karşılaşabilirdi.
Fakat, Pontus dernekleri, Pontus'ların bilincini ve ulusal kimliğini koruyup geliştirdiler. Bağımlı devlet siyasetinin karakterini ve büyük tarihsel-ulusal sorumluluklarını herkes artık kavrayabilir. Bilgi sahibi olmak isteyenler İçin şunları da ekleyelim: 1982 yılından itibaren Pontus ve Küçükasya rumlarının tarihleri orta öğretimde tarih derslerine katıldı ve 1986-87 öğretim yılında da akademide okutulmaya başlanacak.
Ulusal mücadelelere katılım
1923’ten sonra Yunanistan'da halkımızın ulusal ve toplumsal demokratik mücadelelerine, Pontus göçmenleri de aktif olarak katıldılar. Böylece Pontus sorunu belli boyutlara ulaştı ve toplumsal yanları ile oluşturuldu.
Teodoros Aggelopulos'un "Kithira'da Seyyahat" filmini izlersek, iç savaşın bitiminde binlerce Pontus göçmeninin ikinci ve üçüncü kez mülteci olduklarını görürüz. Böylece birçok antropolojik ve etnolojik bilimsel tezlerin değerlendirilmesi gerçekleşmekte ve ispatlanmaktadır. Zaten bir insan, bir kez ülkesini kaybedince, bütün hayatı boyunca mülteci kalmaktadır.
Ulusal mücadelelere katılım
1923’ten sonra Yunanistan'da halkımızın ulusal ve toplumsal demokratik mücadelelerine, Pontus göçmenleri de aktif olarak katıldılar. Böylece Pontus sorunu belli boyutlara ulaştı ve toplumsal yanları ile oluşturuldu.
Teodoros Aggelopulos'un "Kithira'da Seyyahat" filmini izlersek, iç savaşın bitiminde binlerce Pontus göçmeninin ikinci ve üçüncü kez mülteci olduklarını görürüz. Böylece birçok antropolojik ve etnolojik bilimsel tezlerin değerlendirilmesi gerçekleşmekte ve ispatlanmaktadır. Zaten bir insan, bir kez ülkesini kaybedince, bütün hayatı boyunca mülteci kalmaktadır.
Pontus tarihi ile ilgili bilgilerin toplanması, gelecek kuşaklar için, Yunanistan'ı bir araştırma alanı haline getirecektir. Çünkü, gelecek kuşakların aydınları, eskilerin oldukça zor şartlarda sürdürdükleri çalışmaları, her şan altında sürdürmeye devam edeceklerdir.
Sovyetler Birliği'nde Pontus rumlarının tarihleri pek geniştir. Çünkü, yüzyıllar öncesine uzanmaktadır. Bir çok acı ve tatlı anılardan çıkarak belirlenmiştir. Pontus'lar Rusya'da Büyük Ekim Devrimi'ne de katılmışlardır. Eğer, Baku, Batum, Kafkas bileşimi herhangibir yerinden incelenirse devrimci komitelerin içinde Pontus isimlerine de raslanacaktır. Kaldı ki, Yunan işçi hareketi de yalnızca Patra ve Selanik ile sınırlanmamalıdır.
Sovyetler Birliği'nde Pontus rumlarının tarihleri pek geniştir. Çünkü, yüzyıllar öncesine uzanmaktadır. Bir çok acı ve tatlı anılardan çıkarak belirlenmiştir. Pontus'lar Rusya'da Büyük Ekim Devrimi'ne de katılmışlardır. Eğer, Baku, Batum, Kafkas bileşimi herhangibir yerinden incelenirse devrimci komitelerin içinde Pontus isimlerine de raslanacaktır. Kaldı ki, Yunan işçi hareketi de yalnızca Patra ve Selanik ile sınırlanmamalıdır.
Bilindiği gibi Büyük Ekim Devrimi'nden sonra yayınlanan tarihi deklerasyonda Sovyet Halkları için etnik ve politik bir statü de saptanmış, böylece, Pontus'lar yüzyıllardan sonra ilk kez aynı şartlarda etnik, kültürel ve siyasal eşitlik ve özgürlük İçinde yaşamışlardır
Pontus'lar bazı yörelerde nüfus oranlarına göre özerk olarak var olmuşlardır. Kendi okulları, yayınları (örneğin, Komünist, Kırmızı Tütünler) ve Sovyet Cumhuriyetleri'nden Gürcistan ve Abhatias'ta oyuncularının çoğu Pontuslu olan bir Pontus tiyatrosu da vardı. Bu gelişmelere karşılık, maalesef özgürlüğün yeşermesi evrimi pek uzun ömürlü olmadı. 1937'den sonra karanlık durumlar yaşandı. Aynı dönemde siyasi yöneticiler ve aydınlar için sürgünler başladı.
Büyük savaş
Sovyetler Birliği'nde Pontus halkı büyüt yurtsever anti-faşist savaşta varlığını ispat etti. Pontus’lular çok şehit verdiler. Savaştan sonra Pontus şehitleri anıldı. Yalnız Kafkasya'dan uzak olan Kuma Sokum köyünde EDA (Demokratik Sol)’nın eski rahmetli başkanı Yanni Passalidi ve 97 Pontuslu şehit düşmüşlerdi.
Kavrayamadığımız nedenlerden ötürü, Pontus'lar 1937'de olan sürgünleri 1947'de gene başlamış.. Zaten, onlar Pontus'tan Kafkasya'ya yerleşmişlerdi. Bunlar dışında binlerce Pontuslu da, o zaman Kazakistan Cumhuriyeti'ne,
Büyük savaş
Sovyetler Birliği'nde Pontus halkı büyüt yurtsever anti-faşist savaşta varlığını ispat etti. Pontus’lular çok şehit verdiler. Savaştan sonra Pontus şehitleri anıldı. Yalnız Kafkasya'dan uzak olan Kuma Sokum köyünde EDA (Demokratik Sol)’nın eski rahmetli başkanı Yanni Passalidi ve 97 Pontuslu şehit düşmüşlerdi.
Kavrayamadığımız nedenlerden ötürü, Pontus'lar 1937'de olan sürgünleri 1947'de gene başlamış.. Zaten, onlar Pontus'tan Kafkasya'ya yerleşmişlerdi. Bunlar dışında binlerce Pontuslu da, o zaman Kazakistan Cumhuriyeti'ne,
Ortaasya'ya gönderilmişler. ..
Sürgüne gönderilenlerin büyük bir bölümü, 1950'den sonra Kafkasya'ya geri döndüler. Bir kısmı da Yunanistan'a geldi. (Yunanistan'da Kalithea, Akarnon, Koridallu semtlerinde yaşamaktalar) Bunların dışında daha onbinlerce Pontuslu Kazakistan'da yaşamlarını sürdürmekteler.
Trajedik tarihi bir olaya değinirsek, zanederiz bu Pontus sorunu için yeteri kadar açıklayıcı olur.
İç savaştan sonra demokratik ordunun bir Pontus savaşçısı, gemiye binerek Kafkasya'daki Poti
limanına iniyor. O esnada Rus ordusunun bir subayı ile yüzyüze geliyor, onun simasından Pontuslu olduğunu anlıyor. Pontus dilinde soruyor: " Bizimkiler nerede?" Cevap şu oluyor: "Gideceğin yerde bulacaksın".
Bilindiği gibi Demokratik ordunun savaşçıları Taşkent'e yerleşmişlerdi.
Sovyet Pontus'ları
Bugün Sovyetler Birliği'nde Pontuslann nüfusu resmi istatistiklere göre 400 bine yaklaşmaktadır. Başlıca şu cumhuriyetlerde: Gürcistan, Kazakistan, Ermenistan ve Ukranya.
Son dönemde (1983'de) Gürcistan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve bugün SSCB dışişleri bakanı Edvvard Sevarnaçe ilk defa olarak bu Cumhuriyetle Pontus asıllı olanlara Yunan dili ile öğretimin kabul edildiğini açıklamıştır. Bu öğretim haftada iki saattir. Yine Gürcistan’da geçen Temmuz ayında Yunan dili için seminer hazırlandı ve büyük bir ilgiyle karşılandı. Sovyetlerde ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan Pontuslular atılan bu önemli adımları memnuniyetle karşılayarak, diğer Sovyet Cumhuriyetleri'nde de buna benzer olumlu adımların atılmasını temenni ediyorlar.
Buna benzer, ya da Yunan devletinin katılımı ile ve Sovyet-Yunan bilim, eğitim ve kültürel ilişkileri çerçevesinde daha önemli adımlar atılabilir ve sorunlar çözümlenebilir.
Nitelik yönünden Pontuslann SSCB'deki sorunları farklıdır. Eğer, batıyla kıyaslarsak, Sovyetler Birliği'nde ulusal sorun büyük oranda, eşit olarak, özgür ve her halkın ulusal kimliğine saygı duyularak çözülmüştür.
Bazı eski ulusların tarihten silinme tehlikesi ile karşı-karşıya bulunmaları, ancak, bu ulusların gelişimleri ve onlara duyulan saygı siyaseti ile önlenmektedir. Böylece, bu uluslar tarih ve insanlık evrimine katılmaktadırlar.
Pontus halkının dili, kültürü, ve bunlarla beraber eğitimin tanınması hakkı yok muydu? Vardı, ve bu hakları ilk olarak Büyük Ekim ihtilali tanımıştır.
Pontuslar, ilk defa olarak 1985'te Selanik'te kongre yaptılar. Bu kongrede; örgüt ve siyasal inançlarından ayrı olarak, bütün özverileri, kendi güç ve sorumluluklarıyla, hiçbir gücün ve kişinin Pontus sorununu anti-Sovyetik bir kampanya olarak kullanmasına müsaade edilmeyeceği kararını aldılar.
Yunanistan'da ve Sovyet Cumhuriyetlerin'deki Pontuslular, Yunan ve Sovyet haklarının sağlıklı ilişkiler oluşturmaları için aracı olacaklarına inanmaktadırlar. Zaten, Yunanistan, zamanımızda, bir batı ülkesi olarak, hiç bir anti-Sovyetik biçim oluşturmamaktadır.
Tam tersine, soğuk savaş ortamı dışında, bazı ülkelerle birlikte, uluslararası düzeyde insiyatif kullanarak, barış, yumuşama, halklara olumlu yaklaşım göstermeye çalışılmaktadır.
Tarihin yeniden inşası
Zamanımızda, Pontusların dileği, tarihlerini yeniden inşa etmeleri; sorumlu Türk devletinden ve dünya uluslar topluluğundan haksızlıklar konusunda hesap sorulmasıdır. Bu da, Pontuslann kurtuluş potansiyellerinin muhtevasıdır.
Trajedik tarihi bir olaya değinirsek, zanederiz bu Pontus sorunu için yeteri kadar açıklayıcı olur.
İç savaştan sonra demokratik ordunun bir Pontus savaşçısı, gemiye binerek Kafkasya'daki Poti
limanına iniyor. O esnada Rus ordusunun bir subayı ile yüzyüze geliyor, onun simasından Pontuslu olduğunu anlıyor. Pontus dilinde soruyor: " Bizimkiler nerede?" Cevap şu oluyor: "Gideceğin yerde bulacaksın".
Bilindiği gibi Demokratik ordunun savaşçıları Taşkent'e yerleşmişlerdi.
Sovyet Pontus'ları
Bugün Sovyetler Birliği'nde Pontuslann nüfusu resmi istatistiklere göre 400 bine yaklaşmaktadır. Başlıca şu cumhuriyetlerde: Gürcistan, Kazakistan, Ermenistan ve Ukranya.
Son dönemde (1983'de) Gürcistan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve bugün SSCB dışişleri bakanı Edvvard Sevarnaçe ilk defa olarak bu Cumhuriyetle Pontus asıllı olanlara Yunan dili ile öğretimin kabul edildiğini açıklamıştır. Bu öğretim haftada iki saattir. Yine Gürcistan’da geçen Temmuz ayında Yunan dili için seminer hazırlandı ve büyük bir ilgiyle karşılandı. Sovyetlerde ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan Pontuslular atılan bu önemli adımları memnuniyetle karşılayarak, diğer Sovyet Cumhuriyetleri'nde de buna benzer olumlu adımların atılmasını temenni ediyorlar.
Buna benzer, ya da Yunan devletinin katılımı ile ve Sovyet-Yunan bilim, eğitim ve kültürel ilişkileri çerçevesinde daha önemli adımlar atılabilir ve sorunlar çözümlenebilir.
Nitelik yönünden Pontuslann SSCB'deki sorunları farklıdır. Eğer, batıyla kıyaslarsak, Sovyetler Birliği'nde ulusal sorun büyük oranda, eşit olarak, özgür ve her halkın ulusal kimliğine saygı duyularak çözülmüştür.
Bazı eski ulusların tarihten silinme tehlikesi ile karşı-karşıya bulunmaları, ancak, bu ulusların gelişimleri ve onlara duyulan saygı siyaseti ile önlenmektedir. Böylece, bu uluslar tarih ve insanlık evrimine katılmaktadırlar.
Pontus halkının dili, kültürü, ve bunlarla beraber eğitimin tanınması hakkı yok muydu? Vardı, ve bu hakları ilk olarak Büyük Ekim ihtilali tanımıştır.
Pontuslar, ilk defa olarak 1985'te Selanik'te kongre yaptılar. Bu kongrede; örgüt ve siyasal inançlarından ayrı olarak, bütün özverileri, kendi güç ve sorumluluklarıyla, hiçbir gücün ve kişinin Pontus sorununu anti-Sovyetik bir kampanya olarak kullanmasına müsaade edilmeyeceği kararını aldılar.
Yunanistan'da ve Sovyet Cumhuriyetlerin'deki Pontuslular, Yunan ve Sovyet haklarının sağlıklı ilişkiler oluşturmaları için aracı olacaklarına inanmaktadırlar. Zaten, Yunanistan, zamanımızda, bir batı ülkesi olarak, hiç bir anti-Sovyetik biçim oluşturmamaktadır.
Tam tersine, soğuk savaş ortamı dışında, bazı ülkelerle birlikte, uluslararası düzeyde insiyatif kullanarak, barış, yumuşama, halklara olumlu yaklaşım göstermeye çalışılmaktadır.
Tarihin yeniden inşası
Zamanımızda, Pontusların dileği, tarihlerini yeniden inşa etmeleri; sorumlu Türk devletinden ve dünya uluslar topluluğundan haksızlıklar konusunda hesap sorulmasıdır. Bu da, Pontuslann kurtuluş potansiyellerinin muhtevasıdır.
Pontus sorunu, öznel olarak tarihin tekrar geri dönüşümüdür. Yani, insanların anılan, bilinçleri, etnik ve sosyal mücadeleleri, kültürleri gibi sorunların yeniden biçimlendirilmesidir. (Editör: Pontus tarihinin Reorganizasyonu).
Unutturma (unutma) siyaseti bazı güçlere yarar sağlamakta; bunlar ulusal, uluslararası ve bölgesel düzeyde –Yunanistan’da, Doğu Akdeniz’de, Avrupa’da- yeni örgütsel bir tip olarak, otoriter bir düzenin inşasını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bunu, halkların, tahrip edilen insanların anıları üzerinde kurmaktadırlar.
Unutturma (unutma) siyaseti bazı güçlere yarar sağlamakta; bunlar ulusal, uluslararası ve bölgesel düzeyde –Yunanistan’da, Doğu Akdeniz’de, Avrupa’da- yeni örgütsel bir tip olarak, otoriter bir düzenin inşasını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bunu, halkların, tahrip edilen insanların anıları üzerinde kurmaktadırlar.
Bu, ırkçı, şöven Türk devlet biçiminin, özellikle kendi tarihi rolünü devam ettirmesine müsade etmektedir. Tarihin çarpıtılması (değiştirilmesi), uygarlıkların gaspedilmesi, halkların talan edilerek, soyulmaları ve bir halkın doğduğu zengin bölgenin biçiminin değiştirilmesi... Herşeye rağmen yine de aynı siyasetin sürdürülmesi devam etmektedir. Zorbalık, sürgünler, etnik jenosidler... Kıbrıs'ta yapılanlar, Kürt halkına ve dolayısıyla Türk halkına da yapılmaktadır.
Eğer, Türk devleti ve Türk toplumu uyguladığı katliamları ve jenosidleri tanımıyorsa, demek ki, aynı uygulamaların tekrarlanmasına hazırdır. (Son paragrafım Türk Solunu da içine almakladır.)
Bu nedenlerle talep ettiğimiz hak, anıların tanınmasına yöneliktir. Ve bu, özgürlük potansiyeli, Pontus sorununun boyutunu da aşmaktadır
Elefterotipia 18 Eylül 1986
Elefterotipia 18 Eylül 1986
Çeviri: Yorgo BACA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder