27 Mayıs 2024 Pazartesi

Topal Osman - Tufan Şişli

  

*Topal Osman'in aile seceresi

 

      Osman Feridunzade, Pontos halkının katili olarak bilinir. Hatalı olarak, kendisi ve çetesi Laz olarak tanımlanmıştır. Osman ve ailesi çepni soyundan gelmektedir. O dönemde, lazistan olarak adı geçen sancak Rize dir. Topal Osman Lazlara güvenmezdi Onların içinde çok miktarda bolşevik vardı.

  


 Osman Feridunzade, 1299 yılında (1883) Giresun'nun Hacı Hüseyin mahallesinde doğdu.

Babası Feridunzade Hacı Mehmet Efendi, Annesi Cemşitgillerden Zeynep Hanım’dır. (Hacı Mehmet Efendi’nin vefatı  14 Nisan 1915, Zeynep Hanım’ın vefatı 7 Ekim 1939) dır.

Büyükbabası, Hacı İsmail Kaptan, denizaşırı ticaret yapıyordu.  Babası Hacı Mehmet Efendi ise fındık ticaretiyle meşguldü. Aile, ‘orta ha denecek lli’ bir gelir düzeyine sahipti.

  Osman, ilk tahsili için Hüseyin Mektebi’ne gitmiştir. Daha sonra, Kale Cami-i Şerifi yakınındaki Giresun Rüşdiyesi’ne kaydı yapılmıştır. Zayıf şahadetname ile Rüştiyeyi terk etmiştir.

Osman’nın gidişatından endişe eden babası, belki biraz düzelir diye, 20 yaşına geldiğinde, onu evlendirmeye karar verdi.  Panazoğlu İsmail Ağa'nın kızı Hatun Hanım'la, 2 Şubat 1903 tarihinde evlendi.  Çekek semtindeki yalıda otururken, İsmail ve Mustafa isimlerindeki oğulları dünyaya geldi.

   Topal Osman, Hatun Hanım ile evliliği devam ederken, Dervişoğulları ailesinin altı çocuğundan biri olan Zehra Hanımla, 1918 yılının Aralık ayında evlendi. Zehra Hanım’ın baba adı Ali, anne adı Selimedir. Bu evlilikten bir çocuğu olmamıştır.

    Tecavüz ettiği, 15 yaşındaki Ermeni bir kız çocuğundan da çocuk sahibi olduğuna dair dayanağı güçlü belgeler vardır.

 

 Ailenin ekonomik işlerini yürüten, Abisi, Hacı Hasan Efendi olmuştur. Topal Osman, el koymayı ve yağmalamayı bilirdi. Cahil olduğu için, ekonomi ile Hasan Bey ilgilendi. Hasan Bey'i, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik modelinin ilan edildiği İzmir İktisat Kongresi'nde (17 Şubat-4 Mart 1923)  Tüccar delegesi olarak görürüz.

 

  Mali ilişkilerinin gelişimi


 Hasan İzzettin Dinamo ''Osman, dedesi gibi denizci, babası gibi muflis bir tacir olmayı bir yana bırakıp, kolayca para kazanmanın yollarını aramaya başlamıştı’' diyerek ailenin maddi durumunu ve Topal Osman'ın hırsını tanımlamıştı.

 20 yaşına geldiğinde,  Panazoğullarının kızı Hatun Hanım ile 2 Şubat 1903 tarihinde evlendi.

Hatun Hanım’ın babası Panazoğlu İsmail Bey, bölgenin zenginlerindendi. Aksu'da, dört Rum tarafından kurulan, bölgenin en modern ve büyük kereste fabrikasının arazisi ona aitti. Arazi kirası almaktan vaz geçip, Osman'ı oraya 5. ortak yaptı. Bu fabrika, sonradan, tamamıyla, büyük oğlu İsmail'in üzerine geçirilmiş olarak, devlet kayıtlarında görülmüştür. Bu fabrikanın 26 bin m3 kereste imal ettiği sürede, diğer fabrikalar ancak 8 bin m3 üretim yapabiliyordu.

 

1908 sonrası

 

Osmanlı Devleti, 1908 burjuva devrimi ile birlikte, yeniden yapılanma içine girdi.  İTC, 1908 devriminde, Ermeni ve Rum örgütleriyle ittifak yapmış olsa da, gizli ajandasında, Türklük Sözleşmesi olduğu, kısa sürede, ortaya çıkacaktı.

   1908 devrimini takiben, ( 23 Temmuz 1908 2. Meşrutiyet ilanı) Osman’nın, siyasete ilgi duydu. İttihat ve Terakki’ye katıldı. Hususi komiteye girdi. Hususi komiteye kabul olunanlar, aynı zamanda Reji kolcusu yapılıyordu. Hem maaş alıyor, hem yasal olarak, silah taşıyıp kullanabiliyor, çatışmada insan öldürme yetkisi kazanıyorlardı. Reji, emperyalist devletlerin kuruluşuydu ama İTC ile iç içe çalışıyordu.

   Hususi Komite denilen yapının, 1913 yılında kurulan, TM nin alt yapısını oluşturan parçalardan biri olduğu düşünülebilir.

    Osman, tütün kaçakçılığı yapıyordu. Reji kolcusu olunca bu işi biraz daha büyüttü. 1910 yılında Yalı Kahve'yi açtı. Kahve, hem toplanma yeri, hem de tütün kaçakçılığı için bir mekandı. Kahvede, kendi değil, daha sonra çetesine alacağı arkadaşları dururdu. Çetecilik, bölgede, çok eskiden beri var olan durumdu. Hristiyan köylerin yanına, silahlı, müslüman, göçmenler yerleştirmek Osmanlı politikasıydı. Müslüman Gürcüler (Çveneburi 1828-29 ve 1877-78) , Çerkesler (1864), Rusya dan göç ettirildiklerinde, Osmanlı devleti, onları, silahlandırdı ve kendi emelleri için kullandı.




 

     1912 Sopalı seçimler

 

 1912 yılında ‘Sopalı Seçim’ olarak bilinen, seçim yapıldı. İtilaf Fırkasının kazanması kesindi. İTC ve onun hususi komiteleri Hürriyet ve İtilaf Partisi adaylarına saldırdırdı. Giresun’daki saldırıda Osman Feridunzade, ön saflarda yer almıştı. Hürriyet ve İtilaf mümessilini linç etmeye teşebbüsten mahkemeye çıkarılarak mahkum edilmişti. Kendince 'kahraman' olmuştu.

  Balkan Savaşı ve askere alınması

   1912 yılında, Osman, 29 yaşındaydı. O zamana kadar, tertib-i evvel kurası çekmediği için Redif (yedek) sayılıyordu. Trablusgarp Savaşı sırasında, Karadeniz bölgesinde seferberlik ilan edilmemişti. Balkan savaşında seferberlik ilan edildi ve Osman askere alındı. Babasının, tam o zaman bedel yatırdığı söylense de, seferberlik nedeniyle, bedelin kabulü mümkün görünmüyordu. Devlet'in bedel yatırmış olunsa dahi, seferberlik nedeniyle, askere alma hakkı vardı. Gönüllü yazılması için de gereken şartlara haiz değildi. Gönüllülerin 5 aylık eğitimden geçme şartı yerine getirilmemişti.

    Özetle: Osman, 20 yaşından itibaren, her sene, askerlik kurasına girmiş, ancak tertibi evvel olmayıp redif-yedek kalmıştır. 1912 seferberliğinde 29 yaşında askere alınmıştır. Bedel yatırıldığı söylense de, gönüllü değil, redif birlikleriyle, zorunlu olarak askere gitmiş, Balkan Savaşı'na katılmıştır.

 

      Savaşta yaralanıp Topal kalması

 

  Savaşa katılmak, onun için, kahraman olmak ve sonrasında da bunun nimetlerinden faydalanmak demekti. Savaşa katıldığında, daha ilk çarpışmalarda, Bulgar topçusunun hedefi oldu. Yakınında patlayan top mermisinin şarapnelleriye yaralandı, dizi parçalandı. Kahraman olmaya fırsat bulamamıştı. Bıçakla yaralandığına dair anlatım doğru değildir.

   Yaralı halde İstanbul'a götürüldü. Dokuz ay tedavi gördükten sonra, tahminen, 1913 yılı Ekim ayında Giresun'a döndü. Artık adı Topal Osman dı. Hristiyanlara karşı nefreti büyümüştü.

   Balkan Savaşı sonrasında, Müslümanlık yanında Türklük egemenliği yükseldi. İTC bunu körüklüyordu.

     1914 Birinci Dünya savaşı

 

   Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması, ilk önce, Rum tehcirini getirdi. Alman Genelkurmayı, Osmanlı ordusu'nun, komuta merkezindeydi. Liman Von Sanders, Ege Bölgesi'ndeki Rumların içeri sürülmesini istedi. Rum erkekleri, amele taburlarında yok edildiler. Ayvalık ta yaşayan Rumlar ilk hedef oldu. Antik Helen bilincinin, yeniden uyanış merkezi olarak bilinen Ayvalık köklerinden koparıldı.Zeytinlikleri, fabrikaları hemen yağmalandı. Türkler, savaş sırasında ne kazanabileceklerini görmüşlerdi.

 

   1915 Ermeni ve 1916 Rum tehcirleri

   

   Tehcir, hem nüfusu yok etmek, hem de sermayenin el değiştirmesini sağlamak için bir araçtı.

   1908 devriminin 'eşitlik' ilkesi gereği, zorla askere alınan Hristiyan erkekler, amele taburlarında yok edildi. Erkekleri alınan veya dağa kaçan köyler savunmasız kaldı. Evler, bahçeler, tarlalar, kadınlar, çocuklar yağmalandı. Öldürülmeyenler, yük hayvanı gibi kullanıldılar.

  Bacağı, nispeten iyileşen Topal Osman, durumdan vazife çıkarmakta gecikmedi. Bölgesindeki zengin Türklerin ve Devletin desteğiyle, Giresun Rumlarının mallarına el koymaya başladı. Kayıklara binmesi yasaklanan Rumların tekneleri sahipsiz kalmıştı. İç bölgelere sürülen Rumların fındık bahçeleri sahipsizdi. Fındık içi tesisleri, fındık yağı tesisleri, yaptıkları onca içki, öylesine duruyordu. Topal Osman çetesi ve diğer çeteler tarafından yağmalandılar.

''Giresun merkezinin, tehcirden, geçici olarak muaf tutulmuş olmasına rağmen, Bulancak, Keşap, Yolağzı’nda yaşayan Rumlar, tehcir edilmişti. Bulancak’a bağlı Tepeköy’de yaşayan Lambos Mavridis ‘’ 1916 da, bizim köyden alınan 700 muhacirden, sadece 232 si geri döndü. Dönenler de Topal Osman’nın zulmüyle karşılaştı. Sürgünden döndükten sonra (1916) bir altı ay kadar, hayatta kalmayı becerdik. Sonra, Topal Osman çetesi gün ağarırken geldi ve köyü sardı.  Bütün köylüleri, teker teker, bir araya topladılar. Ve kilisenin yanındaki bir eve kapattılar, erkek, kadın, çocuk, kadın, bebek, ihtiyar demeden. Sonra evi ateşe verip herkesi canlı canlı yaktılar!

Yakmadan önce de, dört beş kadını kendi zevkleri için ayırdılar. İçeriye, evin etrafına, on teneke gaz döküp bir el bombası attılar. Ev Kontos’a aitti. Her şey 15 dakikada bitti. Burada işi biten çete, başka köylere gitmiş. On yedi köy bu şekilde imha edilmiş. Gözeren, Koltizi, Tepeköy, Demirciköy, Yoma.. (Konstantinos Fotiatis)

Diğer bölgelerin de bundan farkı yoktu. Topal Osman çetesi gibi bir çok çete vardı

 

   Hurşit Cephesi ve Topal Osman'ın cepheden kaçışı

 

    Rus ordusunun ilerleyişini durdurmak için, Teşkilat-ı Mahsusa alayları oluşturuldu. Bu alaylara, bir çok çete dahil edildi. Çete başları, kendi çetelerinin başında gözükse de, muazzaf subayların komuta kontrolü altındaydılar. Ordu, askere alınabilecek herkesi aldıktan sonra, oluşturulan TM alayları içindeki çeteler, askerlik çağına gelmemiş çocuklar, ihtiyarlar ve hapishaneden çıkarılan, hırsız, tecavüzcü, katil, yağmacı mahkumlardan oluşuyordu. Osman, Hurşit cephesinde, savaştan uzak bir kasabaya kurulup komutanlık taslamak isteyince, savaşa gönderildi. Çetesi dağılıp kaçmaya başlayınca, kendisi de kaçtı. Cephe komutanı Rıza Bey tarafından Divan-ı Harb'e verildi. Elli sopa ile cezalandırıldı. Bir kez daha çürük raporu alıp geriye kaçtı.

 

      Trabzonlu Pirselimoğlu Albay Hacı Hamdi Bey komutasındaki 37. Fırka

 

     Cephe gerisine giden Osman'la, 37. Fırka komutanı Hamdi bey işbirliği yaptı. Hamdi bey de çok zengin olmak istiyordu. Nemlizadeler'in damadı olması, ona bir çok kapıyı açıyordu. Topal Osman'nın, kendine yeni bir çete toplaması için, ona, bir kağıda yazıp imzaladığı 'asker kaçaklarını yakalama izni' verdi. Belgenin resmi geçerliliği yoktu ama, savaş vardı ve Hamdi Bey güçlüydü. Kapı kapı dolaşıp çete topladı. Orduya, yüksek fiyattan mal fatura edilerek dolandırıcılık yapıldı Boşaltılan Rum köyleri yağmalandı, ele geçirilenler, birlikte satıldı. Samsun-Çarşamba bölgesini talan ettiler. Öldürülenlerin, yakılan evlerin, dağa kaldırılan kadınların hesabı sorulmadı. Hamdi bey ve Topal Osman hakkında, bir çok şikayet vardı ama kim ne yapacaktı?

 

   1917 Bolşevik Devrimi

 

    Bolşevik Devrimi sonrasında geri çekilen Rus ordusunun boşalttığı yerlerde, küçük sovyet (şura) devletleri kurulmuş olsa da İTC ve TM uzantısı 'Millici Güçler' bunları kısa sürede ele geçirip yok etti.

 

    Mondros Mütarekesi

    Modros Mütarekesiyle umutlanan, Rumlar ve Ermeniler, evlerine geri dönebilecekleri umuduyla, Anadolu'ya tekrar giriş yapmaya başladı. İşgal güçleri gibi görüldüler ve silahla karşılandılar. İngiltere- Fransa ikilisinin, insan hakları gibi bir kaygusu yoktu. Hangi tarafla en karlı anlaşmayı yapabileceklerini düşünüyorlardı.

 

    

   Sivas Divan-ı Harbi

 

    Yaptıklarından ötürü, Sivas Divan-ı harbi'ne sevk edildi. Hamdi Bey'in ilişkileri devreye girdi. Koruma altına alındı. Mahkemeye bile, yanında koruma olarak götürdüğü iki çeteciyle katıldı. Bir süre Sivas ta kaldı ve sonra işinin başına döndü. Naküyiddin Efendi ve Ahmet Kemal Varınca, bu süreçte yaşananları yazmıştır.

 

Girsun Belediye Başkanı ve Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı

 

    Topal Osman, iki defa, Giresun belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. İlk oturuşunda, Tehcir suçlusu olarak arandığı için, kaçmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal, 1919 da Samsun'a gelince, Topal Osman'la Havza da buluşup, birlikte çalışmak üzere anlaştılar. Onun sayesinde, 168 arkadaşıyla birlikte affa uğradı. Yeniden, belediye başkanı oldu. Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti başkanı oldu. Sahil muhafaza birliklerinin komutanı ilan edildi.

 

  Güneybatı Kafkas Geçici Hükümeti

 

   1 Aralık 1918-19 Nisan 1919 tarihleri arasında yaşayabilen, Güneybatı kafkas geçici hükümeti, Anayasası yüzünden 'Demokratik Kars Cumhuriyeti' olarak da bilinir. Göründüğü gibi değildir. Cumhurbaşkanı ve yardımcılığını alan Cihangirzade kardeşler TM üyesiydiler. Giresun temsilcisi olarak Topal osman'ı atamış olmaları nitelikleri hakkında bilgi vermektedir.

 

     Mustafa Kemal Samsun'da

 

      Mustafa Kemal, Samsun'a gönderilmeden önce, 6 ay, İstanbul'da misafir edildi. İstanbul işgal altındaydı. İşgal devletlerinin istihbarat merkezi Pera Palas'tı. Mustafa Kemal, ilk üç ayını, burada, yoğun görüşmeler yaparak geçirdi. Sonra, İtalyan Sforza'nın girişimiyle kiralanan, Şişli'deki eve yerleşip 3 ay da orada faaliyet gösterdi.

    Filistin cephesinde, Cephe Komutanı Liman Von Sanders'in, ön cephesş bozulunca, arka kademe Mustafa kemal'in komutanlığına bırakılmıştı. Mustafa kemal, İngiliz güçlerine karşı koymanın imkansız olduğunu, hemen, onlarla sulh yapılması gerektiğini İstanbul'a bildirmişti. Mondros Mütarekesini de onun en yakın arkadaşlarından Rauf Orbay imzalamıştı. Alman yanlısı Talat-Cemal-Enver paşalar kaçarken, Mustafa Kemal, anlaşılabilecek yeni lider olarak görülmüştü.

Yunanistan'daki iç karışıklıklar, Bolşevik devrimi, büyüme olasılığı olan yeni savaş yılları demekti. Türk ulus devleti'nin kuruluşuna, Pera günlerinde onay verilmişti.

 

  Şark Harekatı

 

  Mustafa kemal, Topal Osman'ın, toplayacağı, gayrı resmi kuvvetleri, Ermeni harekatında kullanmak istese de, ordu komutanları 'adamları gelsin ama kendi gelmesin' uyarısını yapmıştır. Topal Osman 850 kişi ile 12 Eylül 1920 de Trabzon'a gelir. 22 Eylül de oradan bölgeye hareket ederler. Ancak, onlar Karsa'a vardığında, ordu, çoktan, Ermeni harekatını tamamlamıştır. Buna rağmen, Topal Osman güçleri,, bölgede, dört ay, köy köy gezmiş ve buraları yağmalamıştır. 1921 Şubat ayında trabzon'a dönerler.

 

Milli Muhafız Müfrezesi

 

  Ankara'da, Mustafa kemal ve Çankaya'yı koruyacak bir müfreze kurulması önerisi Ali Şükrü Bey'den gelmiştir. Bunun üzerine Topal Osman'dan bir müfreze istenir. Ali Şükrü Bey, bilmeden, kendi katili olacak kişileri Ankaraya getirtmiştir. ( 29 Nisan 19120)

İlk etepta, 10 kişi olarak kurulan müfreze, ilerleyen zamanlarda 200 kişiye ulaşacak, doğrudan topal Osman'a bağlı bir ordu haline gelecektir.

  Çankaya'yı korumak için gelen müfreze, yol üstündeki İnebolu'yu yağmalamış, Mustafa Kemal'e şikayet edilse de 'İhtimal vermiyorum' cevabı alınmıştır.

  Topal Osman, Ankara da olmadığı zaman, Müfreze komutanı Mustafa Ağa olacaktır. Topal osman'ın eniştesine rakip olan doktorları öldürmekten hüküm giyip, deli raporu alınarak serbest kalan Mustafa Ağa...

30  Kasım tarihinde Giresun Mutasarrıflık olur. (Liva)

 

Koçgiri  6 Mart 1921-17 Haziran 1921

 

Nurettin Paşa ile Koçgiri katliamına katılan Topal Osman, Yolu üzerindeki Rum köylerini de vurmuştu. Karlı arazide yol açmak için, 120 Rum gencini alıp, kuvvetlerinin önünde yürütmüştü. Hiç birisi geri dönemedi. Ermeni katliamında işbirliği yapmayan Kürt güçleri vurulup, köylüler öldürülüp, köyler yağmalandıktan sonra, meclis soruşturmasında, Nurettin Paşa'yı ''Bütün sorumluluk benim' diyerek, Topal Osman kurtarmıştı. Arkasını Atatürk'e dayadığı için dokunulamamıştı.

 

Merzifon katliamı 1921

 

Merzifon baskını, sırasında, yerleşim yerlerine saldırmış, kadınları çocukları, bazı evlere hapsederek yakıp öldürmüş. Genç kadınları,alıkoymuş, toplu tecavüz ve işkenceyle öldürtmüştür.

Topal Osman çetesi, Koçgiri savaşından yağmalananları, Merzifon katliamı sonrası, Merzifon Meydanın da sattı. Merzifon dan ayrılırken, Türklerin atlarını ve arabalarını da silah zoruyla aldı. Merzifondan yağmaladıklarını yükleyip götürdü. Bu yaşananları, devlet görevlileri kayıt altına aldı ama Osman'a dokunmak mümkün değildi.

 

Sakarya savaşı 23 Ağustos 1921-13 Eylül 1921

 

 Cephe savaşları, Topal Osman ve çetecilerine göre değildi. Savaş sırasında, 'Giresun Alayı' dedikleri birlik, ilk dağılıp kaçanlardan oldu. Birliğin %70 şi kaçıp dağılınca, toplu bozgun geldi. Buna sinirlenen Osman, ailelerini Giresun da rehin tutatak, kendine Bando yaptığı Rum müzisyenleri kurşuna dizdi. İçlerinden biri kaçarak kurtuldu ve yaşananları yazdı.

 

Kahya Yahya ve Topal Osman

 

   Kahya Yahya, trabzon vilayeti kayıkçılar kethüdasıdır. Bu unvanı 17 yaşında, babasının ölümüyle almıştır ve resmidir. Emrinde, bin kişilik silahlı bir gücü vardı. İstanbul-İzmir-Mersin-Samsun limanları işgal altındayken, Ticaretin yapılıp paranın aktığı tek Liman Trabzon du. Yahya, Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin gayrı resmi üyesiydi ama, kasa ondaydı ve kararlara imza atıyordu.

Ankara Meclisi açılınca, Heyet-i Temsiliye'nin arkasındaki güç olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri işlevzisleştirilmek istendi. Mustafa Kemal ve arkadaşları iktidarı paylaşmak istemiyordu. Erzurum Kongresinin çıkış noktası Olan Trabzon Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin gücünü almak gerekiyordu. Önce soruşturmak için heyet gönderildi. Daha sonra da, Mustafa Kemal'in korumalığını yapan, Topal Osman'nın iki çetecisinıin başına, Meclis muhafaza tabur komutanı İsmail Hakkı Tekçe getirilerek, Yahya Suikastle öldürüldü. (3 Temmuz 1922)

Suikast, Ankara da planlanmıştı.

 

Ali  Şükrü bey Cinayeti  1884- 27 mart 1923

 

  Ankara Meclisinde, birinci grup Kemalistler, İkinci grup ise muhalefet olarak bilinirdi. Muhalefet'in başı Ali Şükrü Bey di. MHC dönemi ile meclis döneminin çatışması veya, Trabzon burjuvazisi ile Ankara burjuvazisinin hesaplaşması diyebiliriz. Şükrü Bey ve arkadaşları, Mustafa Kemal'in, başkomutanlık yetkisiyle, meclis idaresini, tek başına temsil etmesine karşıydı. Misak-ı Milli yi savunuyorlardı ve Lozan görüşmelerine giden İsmet Paşa'nın, Meclis kararı olmadan, sınırları değiştirme yetkisi olmadığını söylüyorlardı. Muhalefet güçlüydü ve sağlam dayanakları vardı. Ali Şükrü öldürülerek, muhalefet bastırıldı. Meclis fesh edildi ve yerine, muhalefetsiz bir meclis kuruldu.

 Ali Şükrü Bey de, en az Topal Osman kadar, Pontos düşmanıydı. Trabzon'da, yaşlı bir Rum, Valilik izniyle, tedavisi yapılmak için, İstanbul'a gönderildiğinde, Ali Şükrü bunu meclise taşımıştı. '' Madem ki ailesinde Pontosçuluk yapan vardır. O da cezasını çekmelidir. Valinin yaptığı nedir? Ölsün! Can çekişerek ölsün! Hepsi ölsün!'' diyen biridir.

Erzurum Kongresinde, Trabzon delegelerinin, Mustafa Kemal'e muhalefet ettiği bilinmektedir. Giresun dan giden iki delegenin (Ali Naci Duyduk ve İbrahim Bey) de muhalefet etmiş, Topal Osman'nın ölüm tehditiyle kaçmak zorunda kalmışlardı.

Ankara Meclis'i ilk açıldığında, Meclise gitmek üzere yola Trabzondan yola çıkan, 6 vekilden, (sonradan Ordu vekili Recai Bey de katıldı) Trabzon vekili İzzet Bey (Eyübizade) ve Gümüşhane vekili Alemdarzade Ziya Bey, yolda öldürüldü. Diğer vekillere bir şey olmadı.
Trabzon valiliği yapan, sonrasında vekil olan Deli Hamit Paşa, meclis binasında vuruldu. Hastaneye götürülmedi. Dört gün can çekişmesi izlendi. Türk burjuvazisinin,Trabzon-Ankara çekişmesi, kanlı suikastler zinciridir.

 

Topal Osman'ın öldürülmesi   2 Nisan 1923

 

 Ali Şükrü'yü öldüren, Topal Osman ve çetesini, Mustafa Kemal, son dakikaya kadar korudu. Başkomutanlık yetkisi olduğu için, onu korumakla yükümlü muhafızların komutanına, onun izni olmadan dokunulamıyordu. Meclis Başkanı Rauf orbay'ın ısrarına rağmen, Mustafa Kemal izin vermiyordu. Sonunda, Rauf Bey, 'O zaman, ben yarın bunu mecliste açıklayacağım' deyince, evet demek zorunda kaldı. Topal Osman'ın, bunu ihanet olarak görüp, köşke saldıracağını bildiğinden, o gece, gizlice, köşkü terk ettiler.

  Yahya'ya suikast tertipleyen İsmail Hakkı Tekçe'ye, yeniden, iş düşmüştü. Topal Osman çetesi, köşkü bastı ancak, boş buldu. Topal Osman yaralı olarak ele geçirildiyse de kafası kesilerek öldürüldü. Konuşamaması garanti altına alınmıştı. Meclis kararıyla, Meclis önünde, ayaklarından asılarak teşhir edildi.

  Topal Osman'ın komutasındaki koruma birliğinde, Ali Şükrü'nün iki adamı vardı. Bir tanesi yeğeniydi. Çete mensupları, cinayeti ihbar edenin 'içeriden biri' olduğunu söylemiştir. Bu iki kişi, çatışma anında, orada olmadıkları halde, öldürülmüşlerdir. İsmail Tekçe'ye bağlı birlik tarafından öldürüldükleri düşünülür.

Öldüğünde 500 bin lira nakit para ve bir çuval dolusu tapuyu miras olarak bıraktı. Cumhuriyet bu serveti ve tapuları onayladı.

 

Tufan Şişli  

 

*Yunanistan'ın Selanik kentinde Pontos soykırımı anmalari kapsamında 18 Mayıs 2024 tarihinde Nikos Kapetanidis Derneği tarafından gerçekleştirilen panelde konuşan Tufan Şişli'nin sunumunun tam metnidir 

 

 

   

 

  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder