*Topal Osman'in aile seceresi
Osman
Feridunzade, Pontos halkının katili olarak bilinir. Hatalı olarak, kendisi ve
çetesi Laz olarak tanımlanmıştır. Osman ve ailesi çepni soyundan gelmektedir.
O dönemde, lazistan olarak adı geçen sancak Rize dir. Topal Osman Lazlara
güvenmezdi Onların içinde çok miktarda bolşevik vardı.
Osman Feridunzade, 1299 yılında (1883)
Giresun'nun Hacı Hüseyin mahallesinde doğdu.
Babası Feridunzade Hacı Mehmet Efendi, Annesi
Cemşitgillerden Zeynep Hanım’dır. (Hacı Mehmet Efendi’nin vefatı 14 Nisan 1915, Zeynep Hanım’ın vefatı 7 Ekim
1939) dır.
Büyükbabası, Hacı İsmail Kaptan, denizaşırı ticaret
yapıyordu. Babası Hacı Mehmet Efendi ise
fındık ticaretiyle meşguldü. Aile, ‘orta ha denecek lli’ bir gelir düzeyine
sahipti.
Osman, ilk tahsili
için Hüseyin Mektebi’ne gitmiştir. Daha sonra, Kale Cami-i Şerifi yakınındaki
Giresun Rüşdiyesi’ne kaydı yapılmıştır. Zayıf şahadetname ile Rüştiyeyi terk
etmiştir.
Osman’nın gidişatından endişe eden babası, belki biraz
düzelir diye, 20 yaşına geldiğinde, onu evlendirmeye karar verdi. Panazoğlu İsmail Ağa'nın kızı Hatun Hanım'la,
2 Şubat 1903 tarihinde evlendi. Çekek
semtindeki yalıda otururken, İsmail ve Mustafa isimlerindeki oğulları dünyaya
geldi.
Topal Osman,
Hatun Hanım ile evliliği devam ederken, Dervişoğulları ailesinin altı
çocuğundan biri olan Zehra Hanımla, 1918 yılının Aralık ayında evlendi. Zehra
Hanım’ın baba adı Ali, anne adı Selimedir. Bu evlilikten bir çocuğu olmamıştır.
Tecavüz ettiği,
15 yaşındaki Ermeni bir kız çocuğundan da çocuk sahibi olduğuna dair dayanağı
güçlü belgeler vardır.
Ailenin ekonomik
işlerini yürüten, Abisi, Hacı Hasan Efendi olmuştur. Topal Osman, el koymayı ve
yağmalamayı bilirdi. Cahil olduğu için, ekonomi ile Hasan Bey ilgilendi. Hasan
Bey'i, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik modelinin ilan edildiği İzmir İktisat
Kongresi'nde (17 Şubat-4 Mart 1923)
Tüccar delegesi olarak görürüz.
Mali ilişkilerinin gelişimi
Hasan İzzettin
Dinamo ''Osman, dedesi gibi denizci, babası gibi muflis bir tacir olmayı bir
yana bırakıp, kolayca para kazanmanın yollarını aramaya başlamıştı’' diyerek
ailenin maddi durumunu ve Topal Osman'ın hırsını tanımlamıştı.
20 yaşına
geldiğinde, Panazoğullarının kızı Hatun
Hanım ile 2 Şubat 1903 tarihinde evlendi.
Hatun Hanım’ın babası Panazoğlu İsmail Bey, bölgenin
zenginlerindendi. Aksu'da, dört Rum tarafından kurulan, bölgenin en modern ve
büyük kereste fabrikasının arazisi ona aitti. Arazi kirası almaktan vaz geçip,
Osman'ı oraya 5. ortak yaptı. Bu fabrika, sonradan, tamamıyla, büyük oğlu
İsmail'in üzerine geçirilmiş olarak, devlet kayıtlarında görülmüştür. Bu
fabrikanın 26 bin m3 kereste imal ettiği sürede, diğer fabrikalar ancak 8 bin
m3 üretim yapabiliyordu.
1908 sonrası
Osmanlı Devleti, 1908 burjuva devrimi ile birlikte, yeniden
yapılanma içine girdi. İTC, 1908
devriminde, Ermeni ve Rum örgütleriyle ittifak yapmış olsa da, gizli
ajandasında, Türklük Sözleşmesi olduğu, kısa sürede, ortaya çıkacaktı.
1908 devrimini
takiben, ( 23 Temmuz 1908 2. Meşrutiyet ilanı) Osman’nın, siyasete ilgi duydu.
İttihat ve Terakki’ye katıldı. Hususi komiteye girdi. Hususi komiteye kabul
olunanlar, aynı zamanda Reji kolcusu yapılıyordu. Hem maaş alıyor, hem yasal
olarak, silah taşıyıp kullanabiliyor, çatışmada insan öldürme yetkisi
kazanıyorlardı. Reji, emperyalist devletlerin kuruluşuydu ama İTC ile iç içe
çalışıyordu.
Hususi Komite
denilen yapının, 1913 yılında kurulan, TM nin alt yapısını oluşturan
parçalardan biri olduğu düşünülebilir.
Osman, tütün
kaçakçılığı yapıyordu. Reji kolcusu olunca bu işi biraz daha büyüttü. 1910
yılında Yalı Kahve'yi açtı. Kahve, hem toplanma yeri, hem de tütün kaçakçılığı
için bir mekandı. Kahvede, kendi değil, daha sonra çetesine alacağı arkadaşları
dururdu. Çetecilik, bölgede, çok eskiden beri var olan durumdu. Hristiyan
köylerin yanına, silahlı, müslüman, göçmenler yerleştirmek Osmanlı
politikasıydı. Müslüman Gürcüler (Çveneburi 1828-29 ve 1877-78) , Çerkesler
(1864), Rusya dan göç ettirildiklerinde, Osmanlı devleti, onları, silahlandırdı
ve kendi emelleri için kullandı.
1912 Sopalı seçimler
1912 yılında
‘Sopalı Seçim’ olarak bilinen, seçim yapıldı. İtilaf Fırkasının kazanması
kesindi. İTC ve onun hususi komiteleri Hürriyet ve İtilaf Partisi adaylarına
saldırdırdı. Giresun’daki saldırıda Osman Feridunzade, ön saflarda yer almıştı.
Hürriyet ve İtilaf mümessilini linç etmeye teşebbüsten mahkemeye çıkarılarak
mahkum edilmişti. Kendince 'kahraman' olmuştu.
Balkan Savaşı ve
askere alınması
1912 yılında, Osman,
29 yaşındaydı. O zamana kadar, tertib-i evvel kurası çekmediği için Redif
(yedek) sayılıyordu. Trablusgarp Savaşı sırasında, Karadeniz bölgesinde
seferberlik ilan edilmemişti. Balkan savaşında seferberlik ilan edildi ve Osman
askere alındı. Babasının, tam o zaman bedel yatırdığı söylense de, seferberlik
nedeniyle, bedelin kabulü mümkün görünmüyordu. Devlet'in bedel yatırmış olunsa
dahi, seferberlik nedeniyle, askere alma hakkı vardı. Gönüllü yazılması için de
gereken şartlara haiz değildi. Gönüllülerin 5 aylık eğitimden geçme şartı
yerine getirilmemişti.
Özetle: Osman,
20 yaşından itibaren, her sene, askerlik kurasına girmiş, ancak tertibi evvel
olmayıp redif-yedek kalmıştır. 1912 seferberliğinde 29 yaşında askere
alınmıştır. Bedel yatırıldığı söylense de, gönüllü değil, redif birlikleriyle,
zorunlu olarak askere gitmiş, Balkan Savaşı'na katılmıştır.
Savaşta
yaralanıp Topal kalması
Savaşa katılmak, onun
için, kahraman olmak ve sonrasında da bunun nimetlerinden faydalanmak demekti. Savaşa
katıldığında, daha ilk çarpışmalarda, Bulgar topçusunun hedefi oldu. Yakınında
patlayan top mermisinin şarapnelleriye yaralandı, dizi parçalandı. Kahraman
olmaya fırsat bulamamıştı. Bıçakla yaralandığına dair anlatım doğru değildir.
Yaralı halde
İstanbul'a götürüldü. Dokuz ay tedavi gördükten sonra, tahminen, 1913 yılı Ekim
ayında Giresun'a döndü. Artık adı Topal Osman dı. Hristiyanlara karşı
nefreti büyümüştü.
Balkan Savaşı
sonrasında, Müslümanlık yanında Türklük egemenliği yükseldi. İTC bunu
körüklüyordu.
1914 Birinci Dünya savaşı
Birinci Dünya
Savaşı'nın başlaması, ilk önce, Rum tehcirini getirdi. Alman Genelkurmayı,
Osmanlı ordusu'nun, komuta merkezindeydi. Liman Von Sanders, Ege Bölgesi'ndeki
Rumların içeri sürülmesini istedi. Rum erkekleri, amele taburlarında yok
edildiler. Ayvalık ta yaşayan Rumlar ilk hedef oldu. Antik Helen bilincinin,
yeniden uyanış merkezi olarak bilinen Ayvalık köklerinden
koparıldı.Zeytinlikleri, fabrikaları hemen yağmalandı. Türkler, savaş sırasında
ne kazanabileceklerini görmüşlerdi.
1915 Ermeni ve 1916 Rum tehcirleri
Tehcir, hem nüfusu yok etmek, hem de
sermayenin el değiştirmesini sağlamak için bir araçtı.
1908 devriminin
'eşitlik' ilkesi gereği, zorla askere alınan Hristiyan erkekler, amele
taburlarında yok edildi. Erkekleri alınan veya dağa kaçan köyler savunmasız
kaldı. Evler, bahçeler, tarlalar, kadınlar, çocuklar yağmalandı.
Öldürülmeyenler, yük hayvanı gibi kullanıldılar.
Bacağı, nispeten
iyileşen Topal Osman, durumdan vazife çıkarmakta gecikmedi. Bölgesindeki zengin
Türklerin ve Devletin desteğiyle, Giresun Rumlarının mallarına el koymaya
başladı. Kayıklara binmesi yasaklanan Rumların tekneleri sahipsiz kalmıştı. İç
bölgelere sürülen Rumların fındık bahçeleri sahipsizdi. Fındık içi tesisleri,
fındık yağı tesisleri, yaptıkları onca içki, öylesine duruyordu. Topal Osman
çetesi ve diğer çeteler tarafından yağmalandılar.
''Giresun merkezinin, tehcirden, geçici olarak muaf
tutulmuş olmasına rağmen, Bulancak, Keşap, Yolağzı’nda yaşayan Rumlar, tehcir
edilmişti. Bulancak’a bağlı Tepeköy’de yaşayan Lambos Mavridis ‘’ 1916 da,
bizim köyden alınan 700 muhacirden, sadece 232 si geri döndü. Dönenler de Topal
Osman’nın zulmüyle karşılaştı. Sürgünden döndükten sonra (1916) bir altı ay
kadar, hayatta kalmayı becerdik. Sonra, Topal Osman çetesi gün ağarırken geldi
ve köyü sardı. Bütün köylüleri, teker
teker, bir araya topladılar. Ve kilisenin yanındaki bir eve kapattılar, erkek,
kadın, çocuk, kadın, bebek, ihtiyar demeden. Sonra evi ateşe verip herkesi
canlı canlı yaktılar!
Yakmadan önce de, dört beş kadını kendi zevkleri için
ayırdılar. İçeriye, evin etrafına, on teneke gaz döküp bir el bombası attılar.
Ev Kontos’a aitti. Her şey 15 dakikada bitti. Burada işi biten çete, başka
köylere gitmiş. On yedi köy bu şekilde imha edilmiş. Gözeren, Koltizi, Tepeköy,
Demirciköy, Yoma.. (Konstantinos Fotiatis)
Diğer bölgelerin de bundan farkı yoktu. Topal Osman çetesi
gibi bir çok çete vardı
Hurşit Cephesi ve
Topal Osman'ın cepheden kaçışı
Rus
ordusunun ilerleyişini durdurmak için, Teşkilat-ı Mahsusa alayları oluşturuldu.
Bu alaylara, bir çok çete dahil edildi. Çete başları, kendi çetelerinin başında
gözükse de, muazzaf subayların komuta kontrolü altındaydılar. Ordu, askere
alınabilecek herkesi aldıktan sonra, oluşturulan TM alayları içindeki çeteler,
askerlik çağına gelmemiş çocuklar, ihtiyarlar ve hapishaneden çıkarılan,
hırsız, tecavüzcü, katil, yağmacı mahkumlardan oluşuyordu. Osman, Hurşit
cephesinde, savaştan uzak bir kasabaya kurulup komutanlık taslamak isteyince,
savaşa gönderildi. Çetesi dağılıp kaçmaya başlayınca, kendisi de kaçtı. Cephe
komutanı Rıza Bey tarafından Divan-ı Harb'e verildi. Elli sopa ile
cezalandırıldı. Bir kez daha çürük raporu alıp geriye kaçtı.
Trabzonlu
Pirselimoğlu Albay Hacı Hamdi Bey komutasındaki 37. Fırka
Cephe gerisine
giden Osman'la, 37. Fırka komutanı Hamdi bey işbirliği yaptı. Hamdi bey de
çok zengin olmak istiyordu. Nemlizadeler'in damadı olması, ona bir çok kapıyı
açıyordu. Topal Osman'nın, kendine yeni bir çete toplaması için, ona, bir
kağıda yazıp imzaladığı 'asker kaçaklarını yakalama izni' verdi. Belgenin
resmi geçerliliği yoktu ama, savaş vardı ve Hamdi Bey güçlüydü. Kapı kapı
dolaşıp çete topladı. Orduya, yüksek fiyattan mal fatura edilerek
dolandırıcılık yapıldı Boşaltılan Rum köyleri yağmalandı, ele geçirilenler,
birlikte satıldı. Samsun-Çarşamba bölgesini talan ettiler. Öldürülenlerin,
yakılan evlerin, dağa kaldırılan kadınların hesabı sorulmadı. Hamdi bey ve
Topal Osman hakkında, bir çok şikayet vardı ama kim ne yapacaktı?
1917 Bolşevik
Devrimi
Bolşevik Devrimi
sonrasında geri çekilen Rus ordusunun boşalttığı yerlerde, küçük sovyet (şura)
devletleri kurulmuş olsa da İTC ve TM uzantısı 'Millici Güçler' bunları kısa
sürede ele geçirip yok etti.
Mondros Mütarekesi
Modros Mütarekesiyle umutlanan, Rumlar ve
Ermeniler, evlerine geri dönebilecekleri umuduyla, Anadolu'ya tekrar giriş
yapmaya başladı. İşgal güçleri gibi görüldüler ve silahla karşılandılar.
İngiltere- Fransa ikilisinin, insan hakları gibi bir kaygusu yoktu. Hangi
tarafla en karlı anlaşmayı yapabileceklerini düşünüyorlardı.
Sivas Divan-ı
Harbi
Yaptıklarından
ötürü, Sivas Divan-ı harbi'ne sevk edildi. Hamdi Bey'in ilişkileri devreye
girdi. Koruma altına alındı. Mahkemeye bile, yanında koruma olarak götürdüğü
iki çeteciyle katıldı. Bir süre Sivas ta kaldı ve sonra işinin başına döndü.
Naküyiddin Efendi ve Ahmet Kemal Varınca, bu süreçte yaşananları yazmıştır.
Girsun Belediye Başkanı ve Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı
Topal Osman, iki
defa, Giresun belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. İlk oturuşunda, Tehcir
suçlusu olarak arandığı için, kaçmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal, 1919 da
Samsun'a gelince, Topal Osman'la Havza da buluşup, birlikte çalışmak üzere
anlaştılar. Onun sayesinde, 168 arkadaşıyla birlikte affa uğradı. Yeniden,
belediye başkanı oldu. Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti başkanı oldu. Sahil muhafaza
birliklerinin komutanı ilan edildi.
Güneybatı Kafkas Geçici Hükümeti
1 Aralık 1918-19 Nisan 1919 tarihleri
arasında yaşayabilen, Güneybatı kafkas geçici hükümeti, Anayasası yüzünden
'Demokratik Kars Cumhuriyeti' olarak da bilinir. Göründüğü gibi değildir.
Cumhurbaşkanı ve yardımcılığını alan Cihangirzade kardeşler TM üyesiydiler.
Giresun temsilcisi olarak Topal osman'ı atamış olmaları nitelikleri hakkında
bilgi vermektedir.
Mustafa Kemal
Samsun'da
Mustafa Kemal,
Samsun'a gönderilmeden önce, 6 ay, İstanbul'da misafir edildi. İstanbul işgal
altındaydı. İşgal devletlerinin istihbarat merkezi Pera Palas'tı. Mustafa
Kemal, ilk üç ayını, burada, yoğun görüşmeler yaparak geçirdi. Sonra, İtalyan
Sforza'nın girişimiyle kiralanan, Şişli'deki eve yerleşip 3 ay da orada
faaliyet gösterdi.
Filistin
cephesinde, Cephe Komutanı Liman Von Sanders'in, ön cephesş bozulunca, arka
kademe Mustafa kemal'in komutanlığına bırakılmıştı. Mustafa kemal, İngiliz
güçlerine karşı koymanın imkansız olduğunu, hemen, onlarla sulh yapılması
gerektiğini İstanbul'a bildirmişti. Mondros Mütarekesini de onun en yakın
arkadaşlarından Rauf Orbay imzalamıştı. Alman yanlısı Talat-Cemal-Enver
paşalar kaçarken, Mustafa Kemal, anlaşılabilecek yeni lider olarak görülmüştü.
Yunanistan'daki iç karışıklıklar, Bolşevik devrimi, büyüme
olasılığı olan yeni savaş yılları demekti. Türk ulus devleti'nin kuruluşuna,
Pera günlerinde onay verilmişti.
Şark Harekatı
Mustafa kemal, Topal Osman'ın, toplayacağı,
gayrı resmi kuvvetleri, Ermeni harekatında kullanmak istese de, ordu
komutanları 'adamları gelsin ama kendi gelmesin' uyarısını yapmıştır. Topal
Osman 850 kişi ile 12 Eylül 1920 de Trabzon'a gelir. 22 Eylül de oradan bölgeye
hareket ederler. Ancak, onlar Karsa'a vardığında, ordu, çoktan, Ermeni
harekatını tamamlamıştır. Buna rağmen, Topal Osman güçleri,, bölgede, dört ay,
köy köy gezmiş ve buraları yağmalamıştır. 1921 Şubat ayında trabzon'a dönerler.
Milli Muhafız Müfrezesi
Ankara'da, Mustafa
kemal ve Çankaya'yı koruyacak bir müfreze kurulması önerisi Ali Şükrü Bey'den
gelmiştir. Bunun üzerine Topal Osman'dan bir müfreze istenir. Ali Şükrü Bey,
bilmeden, kendi katili olacak kişileri Ankaraya getirtmiştir. ( 29 Nisan 19120)
İlk etepta, 10 kişi olarak kurulan müfreze, ilerleyen
zamanlarda 200 kişiye ulaşacak, doğrudan topal Osman'a bağlı bir ordu haline
gelecektir.
Çankaya'yı korumak
için gelen müfreze, yol üstündeki İnebolu'yu yağmalamış, Mustafa Kemal'e
şikayet edilse de 'İhtimal vermiyorum' cevabı alınmıştır.
Topal Osman, Ankara
da olmadığı zaman, Müfreze komutanı Mustafa Ağa olacaktır. Topal osman'ın
eniştesine rakip olan doktorları öldürmekten hüküm giyip, deli raporu alınarak
serbest kalan Mustafa Ağa...
30 Kasım tarihinde
Giresun Mutasarrıflık olur. (Liva)
Koçgiri 6 Mart
1921-17 Haziran 1921
Nurettin Paşa ile Koçgiri katliamına katılan Topal Osman,
Yolu üzerindeki Rum köylerini de vurmuştu. Karlı arazide yol açmak için, 120
Rum gencini alıp, kuvvetlerinin önünde yürütmüştü. Hiç birisi geri dönemedi.
Ermeni katliamında işbirliği yapmayan Kürt güçleri vurulup, köylüler öldürülüp,
köyler yağmalandıktan sonra, meclis soruşturmasında, Nurettin Paşa'yı ''Bütün
sorumluluk benim' diyerek, Topal Osman kurtarmıştı. Arkasını Atatürk'e dayadığı
için dokunulamamıştı.
Merzifon katliamı 1921
Merzifon baskını, sırasında, yerleşim yerlerine saldırmış,
kadınları çocukları, bazı evlere hapsederek yakıp öldürmüş. Genç
kadınları,alıkoymuş, toplu tecavüz ve işkenceyle öldürtmüştür.
Topal Osman çetesi, Koçgiri savaşından yağmalananları,
Merzifon katliamı sonrası, Merzifon Meydanın da sattı. Merzifon dan ayrılırken,
Türklerin atlarını ve arabalarını da silah zoruyla aldı. Merzifondan
yağmaladıklarını yükleyip götürdü. Bu yaşananları, devlet görevlileri kayıt
altına aldı ama Osman'a dokunmak mümkün değildi.
Sakarya savaşı 23 Ağustos 1921-13 Eylül 1921
Cephe savaşları, Topal
Osman ve çetecilerine göre değildi. Savaş sırasında, 'Giresun Alayı' dedikleri
birlik, ilk dağılıp kaçanlardan oldu. Birliğin %70 şi kaçıp dağılınca, toplu
bozgun geldi. Buna sinirlenen Osman, ailelerini Giresun da rehin tutatak,
kendine Bando yaptığı Rum müzisyenleri kurşuna dizdi. İçlerinden biri kaçarak
kurtuldu ve yaşananları yazdı.
Kahya Yahya ve Topal Osman
Kahya Yahya, trabzon vilayeti kayıkçılar
kethüdasıdır. Bu unvanı 17 yaşında, babasının ölümüyle almıştır ve resmidir.
Emrinde, bin kişilik silahlı bir gücü vardı. İstanbul-İzmir-Mersin-Samsun
limanları işgal altındayken, Ticaretin yapılıp paranın aktığı tek Liman Trabzon
du. Yahya, Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin gayrı resmi üyesiydi ama, kasa
ondaydı ve kararlara imza atıyordu.
Ankara Meclisi açılınca, Heyet-i Temsiliye'nin arkasındaki
güç olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri işlevzisleştirilmek istendi. Mustafa Kemal
ve arkadaşları iktidarı paylaşmak istemiyordu. Erzurum Kongresinin çıkış
noktası Olan Trabzon Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin gücünü almak gerekiyordu. Önce
soruşturmak için heyet gönderildi. Daha sonra da, Mustafa Kemal'in korumalığını
yapan, Topal Osman'nın iki çetecisinıin başına, Meclis muhafaza tabur komutanı
İsmail Hakkı Tekçe getirilerek, Yahya Suikastle öldürüldü. (3 Temmuz 1922)
Suikast, Ankara da planlanmıştı.
Ankara Meclisinde,
birinci grup Kemalistler, İkinci grup ise muhalefet olarak bilinirdi.
Muhalefet'in başı Ali Şükrü Bey di. MHC dönemi ile meclis döneminin çatışması
veya, Trabzon burjuvazisi ile Ankara burjuvazisinin hesaplaşması diyebiliriz. Şükrü
Bey ve arkadaşları, Mustafa Kemal'in, başkomutanlık yetkisiyle, meclis
idaresini, tek başına temsil etmesine karşıydı. Misak-ı Milli yi savunuyorlardı
ve Lozan görüşmelerine giden İsmet Paşa'nın, Meclis kararı olmadan, sınırları
değiştirme yetkisi olmadığını söylüyorlardı. Muhalefet güçlüydü ve sağlam
dayanakları vardı. Ali Şükrü öldürülerek, muhalefet bastırıldı. Meclis fesh
edildi ve yerine, muhalefetsiz bir meclis kuruldu.
Ali Şükrü Bey de,
en az Topal Osman kadar, Pontos düşmanıydı. Trabzon'da, yaşlı bir Rum, Valilik
izniyle, tedavisi yapılmak için, İstanbul'a gönderildiğinde, Ali Şükrü bunu
meclise taşımıştı. '' Madem ki ailesinde Pontosçuluk yapan vardır. O da
cezasını çekmelidir. Valinin yaptığı nedir? Ölsün! Can çekişerek ölsün! Hepsi
ölsün!'' diyen biridir.
Erzurum Kongresinde, Trabzon delegelerinin, Mustafa Kemal'e
muhalefet ettiği bilinmektedir. Giresun dan giden iki delegenin (Ali Naci
Duyduk ve İbrahim Bey) de muhalefet etmiş, Topal Osman'nın ölüm tehditiyle
kaçmak zorunda kalmışlardı.
Topal Osman'ın öldürülmesi 2 Nisan 1923
Ali Şükrü'yü
öldüren, Topal Osman ve çetesini, Mustafa Kemal, son dakikaya kadar korudu.
Başkomutanlık yetkisi olduğu için, onu korumakla yükümlü muhafızların
komutanına, onun izni olmadan dokunulamıyordu. Meclis Başkanı Rauf orbay'ın
ısrarına rağmen, Mustafa Kemal izin vermiyordu. Sonunda, Rauf Bey, 'O zaman,
ben yarın bunu mecliste açıklayacağım' deyince, evet demek zorunda kaldı. Topal
Osman'ın, bunu ihanet olarak görüp, köşke saldıracağını bildiğinden, o gece,
gizlice, köşkü terk ettiler.
Yahya'ya suikast
tertipleyen İsmail Hakkı Tekçe'ye, yeniden, iş düşmüştü. Topal Osman çetesi,
köşkü bastı ancak, boş buldu. Topal Osman yaralı olarak ele geçirildiyse de
kafası kesilerek öldürüldü. Konuşamaması garanti altına alınmıştı. Meclis
kararıyla, Meclis önünde, ayaklarından asılarak teşhir edildi.
Topal Osman'ın
komutasındaki koruma birliğinde, Ali Şükrü'nün iki adamı vardı. Bir tanesi
yeğeniydi. Çete mensupları, cinayeti ihbar edenin 'içeriden biri' olduğunu
söylemiştir. Bu iki kişi, çatışma anında, orada olmadıkları halde,
öldürülmüşlerdir. İsmail Tekçe'ye bağlı birlik tarafından öldürüldükleri
düşünülür.
Öldüğünde 500 bin lira nakit para ve bir çuval dolusu
tapuyu miras olarak bıraktı. Cumhuriyet bu serveti ve tapuları onayladı.
Tufan Şişli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder